Atçılığın merkezi Beyşehir

        BEYŞEHİR-Beyşehir Gölü’nün aynı zamanda atların bir kaplıca ve tedavi merkezi olduğu bildirildi. Beyşehir Belediyesi Atlı Spor Kulübü Başkanı ve Türkiye  Rahvan Atlı Spor Kulüpleri  Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Erdal Poyraz, gazetecilere yaptığı açıklamada, rahvan atlarında tarihi bir geçmişe sahip olan Beyşehir Gölü’nün arızalı atlar için iyileştirileceği bir merkez olduğunu belirterek, “Atçılığın iklim değeri yönünden bu bölge tedavi, kaplıca merkezidir. Türkiye’de son yıllarda bazı merkezler atçılıkta ön plana çıktılar ama bunların ne havaları, ne iklimleri, ne de otları Beyşehir’e uyar.Oysa bu kriterler atçılıkta çok önemlidir. Bundan sonra Beyşehir’i bu yönüyle de duyurup tanıtacağız”dedi.      Atçılık yönünden Beyşehir coğrafyasının dünyada çok büyük öneme sahip olduğunu belirten Poyraz, iklim itibariyle Amerika’da Kentaky, Türkiye’de ise Beyşehir’in konumunun her iki bölgeyi de dünyaca ünlü bir merkez haline getirdiğini kaydederek, “Bunun göstergesi de Selçuklu İmparatorluğu tüm harp atlarını Beyşehir’de yetiştirmiştir. Eşrefoğlu beyliği, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de bu böyle devam etmiştir. Cumhuriyet tarihinde ise yine Beyşehir Türkiye’nin en iyi atlarını yetiştiren bir bölge olmuştur. Atlar için hayli önemli olan mavi ot denilen ot Türkiye’de sadece Beyşehir’de yetişiyor.O yüzden tarihten ismini alan beylik çayırı, beygir adası bu bölge sınırları içerisinde yer alıyor. Beyşehir’e bağlı Eğirler Köyü, eski ismiyle Eğerler Köyü’nde tarihte acemi atların ve binicilerin yetiştiği bir merkez olmuştur. Bu atlar burada yetişip imparatorlukların ordusuna katılıyormuş. ”diye konuştu.      ATÇILIK ESKİ GÜNLERİNE DÖNÜYOR       Beyşehir bölgesinde son dönemde sönmekte olan rahvan atçılığı yeniden geliştirmek için Beyşehir Belediyesi Atlı Spor Kulübü’nü 7 yıl önce kurduklarını da anlatan Poyraz, rahvan atçılığı bölgede yeniden ilgi duyulan bir konuma getirdiklerini söyledi. Beyşehir’de düzenlenen göl festivalleri bünyesinde rahvan at yarışları organize etmeye başladıklarını kaydeden Poyraz, şunları aktardı:     “Beyşehir’deki ve diğer yerlerde düzenlenen yarışlarda bölgemizin atçıları çok iddialı hale geldi.  Biz Beyşehir atçılığı olarak Türkiye’de çok iddialıyız.17 Temmuz’da Beyşehir’de yine aynı etkinlik kapsamında bu yıl daha büyük bir organize ile rahvan at yarışları düzenleyeceğiz. Bu yarışmaya Türkiye’nin Erzurum, Ordu, Trabzon, Karadeniz, Tokat, Kayseri, Gaziantep, Mardin, Antalya, Denizli, Bursa, İzmit, Manisa, Muğla, Aydın gibi illerinden gelen rahvan atlar katılacak. Hatta yabancı atçıların gelme durumu da sözkonusu olabilir. Beyşehir bölgesinin atlarının da yarışacağı bu organize bu yıl çok daha çekişmeye sahne olacak. Bunun için hazırlıklarımızı da uzun zamandır sürdürüyoruz. Yarışlar öncesi bugün hazırlanan tanıtım broşürleri için göl kenarında ve tarihi mekanlarda rahvan atlarımıza bindik.Çekimler de hayli ilgi çekti.”      “TÜRKLER, RAHVAN ATLARLA VİYANA KAPILARINA DAYANDI”      Poyraz, soyismini attan almış bir ailenin çocuğu olarak Türkiye’ye son yıllarda yurtdışından dolaylı ya da kaçak yollarla atlar geldiğini de belirtirken, “Bunlar hormonlu domates gibi, İngilizler gibi iri oluyorlar. Ben onların şahsen Türkiye’ye Türk atçılığına girmesini istemiyorum.Biz yerli atların gelişmesini istiyoruz. Beyşehir’deki atların hepsi yerlidir. Bu yerli rahvan atların özelliği ise Viyana kapılarına kadar giden, Orta Asya’dan gelen atlar olmasıdır. Harp eden atlar, bu atlardır.      Bu atlar, üstüne bineni de kendini de yormaz. Mesela İngiliz atları Beyşehir’den çıksa Konya’ya gidemez. Rahvan atları ise sabah ezanı Beyşehir’den çıkıp kilometrelerce ötedeki yerlere üstündeki yormadan götürebilir. Rahmetli babam, denizin dibinden çıkmış sabah ezanı, akşam ezanı buraya gelmiş. Bu atların özellikleri çok cesur, çok dayanıklı olmalarıdır aynı zamanda. İşte Beyşehir’imizde rahvan atlarının çok güzel ırkları var. Dağ tarafı ve Beyşehir sınırındaki köylerde Türkiye’nin ilk Orta Asya’ya geldiğinden bu yana bu at ırkları yetiştirilmektedir.”