Başkan Bayındır Muhtarlarla Bir Araya Geldi
Birim müdürlerinin de katıldığı muhtarlarla istişare toplantısında konuşan Başkan Bayındır'dan önemli mesajlar...
“BANA AYAK UYDURAN UYDURACAK, UYDURAMAYAN ÖZRÜNÜ DİLEYİP KENARA ÇEKİLECEK”
Beyşehir’de, birim müdürlerinin de katıldığı muhtarlarla istişare toplantısında konuşan Belediye Başkanı Adil Bayındır, “Beyşehir’e en iyi hizmeti yapabilmek için bir planlama yapıyoruz. Bütün birim amirlerimize diyoruz ki; ‘5 sene uyumayacağız’. Bana ayak uyduran uyduracak, uyduramayan özrünü dileyecek, kenara çekilecek” dedi.
Beyşehir Belediyesi Sosyal Tesisleri’nden Beyaz Park Aile Çay Bahçesi’nde düzenlenen istişare toplantısında Beyşehir merkez ve dış mahallelerin muhtarlarıyla biraraya gelen Başkan Bayındır, yaptığı konuşmada, bundan sonra görev süresi içerisinde ilçe merkezi ile dış mahallelere kurum olarak hizmet ederken nasıl bir hareket tarzı içerisinde olacaklarına dair ipucu ve ayrıntılara yer verdi.
Belediye Başkan Yardımcısı Zeki Ağmaz’ın da katıldığı toplantıda muhtarlara hitap eden Bayındır, belediyenin birim müdürlerini kastederek, “Bu çocuklar, hepsi benim sevdiğim çocuklar. Belediye personeli benim evlatlarımdır. Ama kaytaran evlatla, çalışan evladı ayırt ederim. Çünkü, biz bu insanları aldatmaya gelmedik. Muhtarlar, o bölgelerinde, o vatandaşlarına yalan söylemediler, doğru söylediler. Beyşehir Belediyesi’ne güvenerek söylediler. Ben sizin gecenizde de varım, gündüzünüzde de varım, ‘her saat arayabilirsiniz’ dedim. Beni lütfen arayın ama şunu yapmayalım, aynı anda 7 iş makinemiz var, 7 mahalleye gidebiliriz ama 27 mahallemizin muhtarları birden aynı gün ararsa vay benim halime. Ama sıraya koyarak bir planlama dahilinde işleri yetiştirmek istersek bizlere lütfen kızmayın” diye konuştu.
“MUHTARLARSIZ BİRLİK OLMAZ”
Samimi ve iyi niyetli olan insanların daima kazandığını konuşmasında vurgulayan, bir ve beraber olmanın önemine dikkat çeken Bayındır, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yaradan hepimize yardımcı olacak ben buna inanıyorum. Ülkemize de böyle, şehrimize de böyle, devletimize ve milletimize de böyle. Ama biz samimi olmak zorundayız, el ele vermek zorundayız. Farklı fikirlerimiz olabilir, farklı partilerimiz olabilir, ayrı ayrı düşünebiliriz. Ama ayrılmayacağımız bir yer var o da Beyşehir’in birliğidir. Muhtarlarsız birlik olmaz, sivil toplum örgütleri olmadan birlik olmaz. Parti başkanları olmadan da birlik olmaz. Ben bunu, dün inşa etmiş, ihdas etmiş biriyim. Şimdi yine bunu inşa etmek için elimden gelen ısrarı yapıyorum. Ben Beyşehir’de ev sahipliğinin hakkını veren adamım. Karşılamada, uğurlamada, hanginizin beldesine kim gelirse ben varım.
“HEP BİRLİKTE BEYŞEHİR’İZ”
Gece arayın gelirim, düğününüze, derneğinize, Allah vermesin cenazenize, kimin acısı varsa acımaya varım. Kim ağlıyorsa ağlamaya varım. Kim gülüyorsa onunla gülmeye varım. Çünkü siz, ben, bizler tek değiliz bizim hepimiz biriz ve biziz. Yani Beyşehir’iz. O yüzden özellikle bunun altını çizerek konuşuyorum ev sahibi olmanın üslubu nedir? Bizim evimize geleni iyi güzel karşılarsak, hürmet edersek bu güzel bir davranış olur. Bu, tüm siyasi partiler bakımından da aynı. Dün biz bunu yaptık, bundan biz çok kar ettik, ben Doğru Yol Partili belediye başkanıyım, Anavatan Partisi iktidarının mensubu Mehmet Keçeciler’den o günkü ANAP yönetiminden yararlanan adamım.
“BEN HÜKÜMETLERDEN YARDIM ALMAYI BİLİRİM”
Ben hükümetlerden yardım almayı bilirim. Bir defa, iki defa değil, üç defa, beş defa, yedi defa giderim. İyi lisanla anlatırım; ben bu meseleyi iyi biliyorum, iddialı laf ediyorum belki. Evet ben şehrimin sorunlarını iyi biliyorum, çünkü ben bu sorunların içinde büyüdüm. İçinde yaşayan adamım ben. Bunları niye anlatırım, bir laf vardır ‘inandığın mevzuyu iyi anlatırsın’ der. Ve ‘yaşadığın mevzuyu iyi anlatırsın’ der. Sizler, herkes mahallesinin derdini iyi bilir. Anlatırken de yüreğinden gelerek konuşur. Ben bunları yaşıyorum beraber sizinle.
“3 FABRİKA, 5 FABRİKA OLACAK…”
Onun için sizlerden şu planların devreye girmesi anlamında sabır istiyorum. Değerli arkadaşlar yoktan var olunmuyor. Yoklukla yiğitlik olunmuyor. Efendim bunları çözecektin hani? Evet çözeceğim. Ben bu memlekete fabrikalar sözü veren adamım şimdi ağır ağır geliyorlar. Deneme üretimi yapanlar var. Yakında biri yine deneme üretimine geçecek. Bizler sizleri açılışlara çağıracağız. Yarın mermer sektöründeki iddiamız hayatta olacak. İmar plan çalışmalarını yapıyoruz, 1/ 25 bin, 1/ 100 bin akabinde, imar planı, arazi tahsisi bunlar hep olacak. Ama ben size ‘bisküvit kutusu yapacağım’ demedim. Ben size ‘fabrika yapacağım’ dedim. Bazen bazı yerlerde, ‘3 fabrika sözü var’ diyorlar. O 3 fabrika, 5 fabrika olacak. O fabrika 7 fabrika olacak. Çünkü 5 yılın içinde ben bunları tek tek gidip yerinde ziyaret ediyorum. İzmir’inde, İstanbul’unda, Ankara’sında, Antalya’sında, Türkiye’nin her yerinde ziyaretler ediyorum. Sebep… Bu insanları çağırmak zorundayız. Bu insanlar gelmek zorunda, toprak bu toprak. Çünkü gittikleri kurdukları, fabrikaların olduğu yerlerde arazi değerini biliyorum ben. Milyon dolarlarla konuşuluyor, bir dönüm bir milyon, on dönüm on milyon… Bir fabrika parası. Ben onlara diyorum ki, benim şehrimde 5 liraya da, 3 liraya da yer vereceğim. Birini verdik, Akkanat’a verdik, kötü mü oldu, hayır. 1500 kişinin çalıştığı kurumsal bir karakterde şu an üretimine devam ediyor. Allah razı olsun ilaveler başlıyor oralara, sayıyı çoğaltmayı düşünüyorlar. Ben sözümün arkasındayım. Bir cümle kurmuştum, tekrarlıyorum; benim bu bedenim 20 saate dayanmadığı gün, o can bende kalmasın, Beyşehirler’e verdiğim sözler yerini bulmasın, o can bende kalmasın’ diyorum. İddiam da bu, gayretim de bu, mücadelem de bu. Her yere gelmeye çalışacağım”
“BENİM A VE B PLANLARIM VAR…”
Belediye Başkanı Adil Bayındır, Beyşehir’e hizmet üretirken A ve B planı dedikleri duruma göre çalışmaları şekillendireceklerinin de altını çizerken, Beyşehir’i 5, 6 ya da 7 bölgeye ayırmayı planladıklarını anlatarak şöyle devam etti.
“Bizim 31 Mart akşamı sandıktan çıkan oy Beyşehir’in, yani mahallelerinin, beldelerinin, köylerinin tümünün oyudur. ‘Kazanan Beyşehir olsun’ dedik, ‘kırgınlık, küskünlük yok’ dedik. Kol kola, el ele Beyşehir’in hakkını, hukukunu arama yönünden bugünden itibaren bir görüntümüzdür. ‘Oy veren, vermeyen’ demeyeceğiz, ‘şu verdi, bu vermedi’ demeyeceğiz. Gecemizi gündüzümüze katıp devamlı çalışacağız. Ama ülkenin içinde bulunduğu durum herkesin takdir edeceği gibi, sıkıntılı bir devredeyiz.
“İSRAFI ÖNLEYEREK, YERLİ YERİNDE MASRAF EDEREK HİZMET DÖNEMİ”
Bu devrede israfı önlemeye, yerli yerinde masraf ederek, hem beldemizi, hem mahallemizi, hem şehrimizi idare etmeye çalışacağız.
Şimdi bir makine parkımız var, hepiniz biliyorsunuz. Üzerine ekskavatör haricinde konan bir şey yok.
Beldelerimizden gelen greyderlerimiz, kepçelerimiz ve yine küçük çaplı araç gereçlerimiz var. Biz bunların içinden şimdi geldiğinde 3 taneydi greyderimiz. Gerisi, arızası var, malzemesi yok, parçası yok. Yatıyor, birinden sökülmüş birine takılmış, bütün bunları yeniden elden geçiriyoruz. Şu an 7’inci greyderi de devreye sokuyorlar arkadaşlarımız.
“BEYŞEHİR’İ BÖLGELERE AYIRACAĞIZ”
Amacımız, bölgelere almak Beyşehir’i… Konya güzergahı, İzmir güzergahı, Antalya güzergahı, Seydişehir güzergahı, bir de Beyşehir merkeze yakın mahallelerimiz var; Bademli gibi, Karadiken gibi, Bayat, Avdancık, Bayındır, Eylikler, Çivril gibi. Bu bölgeleri Beyşehir’in bütünlüğü içinde görmek zorundayız. Mesafe yönünden bir makineyi treylere, yer dorsesine yükleyip 55 kilometre göndermek var ama bölgelere bölüp 10 kilometrelik çapın içinde akaryakıttan tasarruf etmek var.
“SABAHIN ÇOK ERKEN SAATLERİNDE DIŞ MAHALLELERİMİZE GELECEĞİM”
Köylerimizde, mahallelerimizde sizlerle gelip görüşüyoruz. Çok fazla gittiğimiz yer oldu, büyük yerler oralar. Çünkü bir defayla, iki defayla, üç defayla çözülen yerler değil. Ben buna devam edeceğim, mümkün mertebe sabahın çok erken saatinde ama namaz vakti, ama saat 6-7 gibi muhtelif zamanlarda geleceğim. Sizlerle biraraya geleceğim. Bölgeleri kurmamızın planı şu; önce bölgeyi kurabilmek için ekonomi lazım. Makineyi tutman lazım. Ben eski parayla 36 trilyon, yeni parayla 36 milyon lira borçla belediyeyi devraldım.
“BUNLARI KURSAYDI, BENİM DE MUHTARLARIMIN DA BOYNU BÜKÜLMEZDİ”
36 trilyona şöyle razı oluyorum, razı olmak için de anlatayım. 36 trilyonun içinde hani yarım yarım yapılan düğün salonları yerine 10 tane loder, 10 tane ekskavatör, bir asfalt plenti, asfalt finişeri ve şantiyeler ve park, parke fabrikası öne geliyor. Bunları kursaydı, benim köylerdeki, mahallelerdeki muhtarlarımın da boynu bükülmez, Adil Bayındır’ın da boynu bükülmezdi.
Ha şöyle diyebilir insan içinden; ‘iyi de Adil Bayındır sen 36 trilyon, 36 tane makine, asfalt plenti, asfalt şantiyesi, parke şantiyesi olsa sen niye gelecektin?’ doğru dersiniz böyle derseniz. Çünkü hakikaten ben niye gelecektim ki o zaman, ‘işi yoluna koymuşlar’ derdim, bir defa bunu sağlamam lazım…
B PLANI DEVREDE OLURSA NE OLACAK?
A planını devreye girememesi halinde B planının da bulunduğunu anlatan Başkan Bayındır, şunları kaydetti:
“A planının durumu bu, 7 bölge dedik. Bir de B planımız var. Beyşehir’in değerleri var, arazileri var. Devreye sokacağımız yerler var. Onlar, ‘efendim yer satacağım’ evet… Yer satacağım. Bakın buradan ilan ediyorum; yer satacağım. Dün, yaptık, 1999’de garaj açtık, belediye binası yaptık, dükkan sattık. Pazar yerinin önündeki, alttaki 13 dükkanı sattık. Ama o paranın yerine 53 dükkan yaptık. Demek istediğim şu; ben satarım. Efendim o zamanlar derler ki; ‘ya yer satıyor’. Satıyorum.
“57 MİLYON LİRALIK BANA BİR ŞEY SÖYLE…”
Şimdi ne oldu? Burada siyasi partiyi kötülemiyorum. Ama bir arkadaş gelecek, daireler satacak, benim yaptığım dükkanları satacak… Kalmış 3 tane zemin katta. Onu sattın, onu sattın, onu sattın, 21 milyon o. 36 da borç… 57 milyon mu oluyor, 57 milyonluk bana bir şey söyle ya; bir şey söyle, koyduğunu söyle ya… 11 köye yaptığın yarım yamalak düğün salonu mu? Başlayıp bitirmediğin salonlar mı ya da kurduğun bir asfalt şantiyesi mi? Aldığın 30-40 makine mi? Değil… Onu yapsaydı söylüyorum 57 milyona helal olsun derim.
“BİRİLERİNİ KÖTÜLEMEK İÇİN SÖYLEMİYORUM, BUNUN PARTİYLE DE ALAKASI YOK,ŞAHSIN YANLIŞI İLE ALAKALIDIR”
Şimdi demek istediğim şu; birini kötülemek için söylemiyorum. Dobra dobra bildiğimi söylüyorum. Bunun partiyle hiçbir alakası yok. Şahsın yanlışı ile alakalıdır bu. Biz şu an meclis olarak benimle birlikte 26 oluyor, meclis üyelerimizle bir uyum içerisinde çalışıyoruz. Çalışmaya da devam edeceğiz. Çünkü 25 üyem ve ben şahsımıza bir şey istemiyoruz. Şehrimize çok şey istiyoruz hep beraber. Ve 67 tane muhtarımızla beraber de şahsımıza bir şey istemiyoruz. Şehrimize çok şey istiyoruz felsefe bu. Hep beraber de böyle devam edeceğiz. B planımızın şekli bu. Değerli olan arazilerimiz var, planlamaları çıkarıyoruz bakıyoruz. Ha ben teslim olacak tip de değilim, ben teslim olmam. Ben çaresiz olmam. Allah çaresiz veya mahcup etmesin. Duam bu benim, ama aklın yolu birdir. Değerli olanı değerlendiririm. Kuracağım sistemime de, müteahhitlere asfalt parası, başkalarına parke parası veya şu parası vermem. Ben dün yağımla kavrularak bu şantiyeleri kurdum, işin içinde olanlar iyi bilir. Tarzımı ve ne yaptığımı iyi bilirler.
“BİZ BU ŞEHRİ YENİDEN AYNI ŞEKLİNE SOKACAĞIZ”
Biz bu şehri yeniden aynı şekline sokacağız. Kuruşun hesabını doğru yapacağız. Halkımıza her sene sonunda hesap vereceğim. Birinci yılım doldu, şunu şunu şunu aldım, şuraya şuraya harcadım, kontrol etsinler. Elbette biz, mülki manada teftişler göreceğiz. Olsun, dilediği kadar teftiş olsun, ben bundan mutlu olurum. Ben bundan memnun olurum zira karnımda ekşi yok, benim aklımda tek bir şey Beyşehir ve bölgesi tümü…
Bizim problemimiz şu; Konya ovasının içindeki ilçelerin avantajı düz olmaları, bizim yüzölçümümüz incelendiği zaman dağın böğründe de var yerimiz. Ovanın düzünde de var yerimiz, muhtelif, farklı farklı, bir de mesafe var. İnşallah hep beraber bu mesafeleri kısaltmanın yolu da dediğim gibi bölgelerden geçecek. Bir orta noktada buluşacağız. Her bölgede mesafesini de aynı eşitlikte yapacağız. Söz verdiğimiz sözler yerini bulacak. Şimdi Büyükşehirin yapacağı işler var, Beyşehir’in yapacağı işler var. Ama ben böyle bakmıyorum. Şöyle bakıyorum; ‘Bu kavşak benim değil, öbür kavşak da benim değil, bulvarlar da benim değil, caddeler de benim değil, mezarlık da benim değil, köyün ana girişi de benim değil mahallenin. Ben ‘banane’ demiyorum, çiçekse çiçek de ekiyorum, bakımsa bakım yapıyorum, yolsa yama yapıyorum.
B planını hayata geçirdiğimde 5 bölge, bu 6 olabilir, 7 de olabilir, bu paraya bağlı, gelire yani kaynaklara bağlı, ama beklediğim olursa A planı hayata geçerse 7 bölge olacak, caymam bundan. Çünkü bölge sayımız ne kadar çok olursa bizim mesafeden yakacağımız yakıt daha aza ineceği için, ben her sene iki üç tane makinenin amorti edileceği inancındanım. Planlamam bu, arkadaşlarla yaptığımız çalışmalar da bu. Bir de parke ile ilgili bir mevzu var, önümüzdeki günlerde belli olacak. Organize sanayide, bir parke mevzusu var çözülürse, sizin ihtiyaçlarınızın dışında bölgenin ihtiyaçlarına kadar satacağım. Parke satacağım, biz geçmişte asfalt satarak, asfalt yaparak Beyşehir’in caddelerini yaptık. Bunu yine yapacağız.
“BEYŞEHİR GÖLÜ TEMİZLİK İÇİN O 250 MİLYONU BEKLİYOR…”
‘Herkes sözünü tutsun denmiş’ dün… Evet ben sözümü tutarım hatta sizin yapmanız gereken yeri de yaparım. Yalnız bu Beyşehir Gölü… O 250 milyonu bekliyor buradan bunu ilan edeyim. Size söylemiyorum bakın, bunu buraya söylüyorum. Buradan ilan ediyorum 250 milyonluk temizlik ve Beyşehir Gölü’nün bakımı var. Ben buradan bugün de böyle cevap veriyorum. Dün söylenmiş, o zaman ben de böyle söylüyorum. Ben senin yolunu bile asfalt yaparım, senin yolunda çiçektir, kavşaktır, düzenlemedir yaparım, çünkü yaptığım benim şehrime….
“BENİM FABRİKALARI DA SİZ TAKİP EDİN”
Amma benim gölümün içindeki temizliği 250 milyon ise, sözünüz var bunu hatırlatırım. Sağlık ocakları var, hatırlatırım, bende kayıtlı… Ben biliyorum, ha benim fabrikaları da siz takip edin. Evet, 5 yıl için verdiğim sözü takip edin, öyle denmiş, ben buna varım… Yarışa bile varım. Hadi bakalım ‘hangimiz iyi koşuyoruz’ demeye bile varım. Bunu yermek için söylemiyorum ama bu toprak hepimizindir. Şurası benim, orası onun, burası onun, verilen sözlerini tutsunlar. Ben sözümü yerde bırakan bir adam değilim. Ben ne yapacağımı iyi biliyorum. O yüzden bu yaş, bu tecrübe, bu işlerin içerisinden nasıl çıkılacağını iyi bilir, bildi, yine bilir. Tekrar diyorum; bu toprağa hepimiz borçluyuz. Büyükşehirimiz de borçlu, Beyşehir’imiz de borçlu, işi at yarışına çevirmeyelim. Burası çok önemli bu cümle, yarış değil ama ben yarışa varım. Benim Beyşehir’in, yeni mahallenin üçte biri var diyerek yapılanla, yeni mahalleyi bir tutamazsın. Bak dikkatli cümle seçiyorum. Öyle ilçeler var ki hemen yanı başımızda onlar yeni mahallenin üçte biri, birisi yarısı ve beni oralara falan çekmeyin burası Beyşehir, ben Beyşehir’in belediye başkanıyım. Beyşehir büyük, bunlar bizim çocuklarımız, dip komşularımız, biz çocuk olmayı da biliriz, komşu olmayı da biliriz. Bu lafın ne olduğunu da anlayanlar anlasın, ekrana söylüyorum, muhtarlar size söylemiyorum. Biz Beyşehir’imizi konuşacağız. Velhasıl arkadaşlar önümüzdeki günler beklediğim yer var takip ediyoruz şu anda. Onun haberini bekliyorum. O olmazsa, B planımı söyledim sizlere, ‘gözünün yaşına bakmam’ dedim. Kıymet ne ise satarım. Var elimizde, şu anda borcu sıfırlayacak kadar değerli yer var elimizde. Ben borcu bir çırpıda sıfırlayacak mıyım, yok hayır, bir ödeme planı nakliye, makine ekipman sizlerden gelen taleplere cevap verebilmek için… Şimdi sizlerden tek bir isteğim var benim biraz zaman ve sabır…
“MAHALLELERİN ARAZİLERİNDEN ELDE EDİLEN GELİR YİNE O YERLEŞİM MERKEZLERİ İÇİN KULLANILACAK”
Mali hizmetlerle ilgili olarak, ayrıca köylerinizde, mahallelerinizde beldelerinizde iyi bilin ki, sizin arazilerinizden elde edilen gelir yine sizin caminize ve okulunuza harcanacak, okulu olanlar… Onun haricinde köyün yararına, o para bilinecek. İyi bilecek ki benim muhtarım, ‘bak’ diyecek ‘burada ki tarladan şu geldi, bunun karşılığında şu bu camiye şu yapılacak, camimize’ mahallede bir ise cami, bir camiye, ikiyse iki camiye. Bunları yine beraber takip ederek çözeceğiz. Zira o tarlalar sizin, sizin ecdadınızdan intikal eden, kanunla çözülemiyorsa vicdanla çözülsün diyorum. Yani demek istediğim o para yerini bulsun. Aşağı Esence’de cami yapıyoruz, şimdi o camimizin kubbesindeyiz, o para oraya harcanacak, herhangi bir yerde caminin tamiratı mı var örnek veriyorum, oraya harcanacak, yani Emen’de öyle, hep yerli yerinde harcayacağız. Bizim sizden gelecek destek ve isteklere sonuna kadar varız. Ayrıca bir şey daha söyleyim, evde bakım hizmetimiz var hepiniz biliyorsunuz. Lütfen arayın, yaşlıdır, kimsesi yoktur, yemeğini yapacağı bile yoktur. Tıraş olamıyordur, haber edin gerekirse yanına berber de ekleyeceğim, göndereceğim yani. Bunları hep beraber çözelim. Aklımıza gelmeyeni siz getirin bizim aklımıza, biz gelelim.
“BİZİ 4-5 AYLA ÖLÇMEYİN”
Velhasıl emin olun, rahat olun, ama bizi 4 ayla 5 ayla ölçmeyin… Bunun zaten iki üç ayı ben belediyeden çıkamadım ki. Allah razı olsun insanımızdan, geldiler. Biz bir de dedik ki, böyle bir kapalılık varken, kapı açılmış gelir, cevap da vermek zorundayım. Sizlerin çoğunuzun benimle görüşemediğiniz günler oldu. Ben böyle biri değilim. Ben, siz gelmezseniz darılırım, size ben gelirim, çağırırım, çağırana gidiyorum. Ha deyin ki, ‘çağırınca mı geleceksin’ hayır… Şimdi bu saatten sonra vaktimiz bolarıyor, bu yaz dönemini biraz daha dolu geçirme adına söylüyorum, yerinde çözebileceğimize söz verelim. Eğer çözemiyor, bir ay sonra yapacak isek onu da söyleyelim. Biz söz verdiğimiz zaman yapmakla görevli insanlarız. Ciddi olmak zorundayız. Ben ciddi bir adamım, ben işi seven bir adamım, ‘yaa yapma’ deseniz yapan adamım, imkanı yakaladığım an oraya gelir o işi yaparım. Sizden benim tek isteğim vatandaşımıza da bunu iletin, anlayış istiyorum.
“SIRAYA KOYARSAK DARILMAYIN”
Yani sıraya koyarsak darılmayın. Çünkü dedim ya 7 makine var, yani greyder yönünden söylüyorum, şimdi ekin zamanı aynı anda ekinlere giriliyor, tabi herkesin tarla yolunda toz kalkıyor, vatandaş rahatsız; ben bunları anlayabiliyorum, bu sene beni böyle idare edin. Ben ilk belediye başkanlığı dönemim olan 1989 da da ilk sezonumu, zamanlarımı antrenmanla geçirdim. ‘Isınma’ dedik, onun adına ‘iktidarla kaynaşma’ dedik. Bunu yapacağız. Bizimle iyi olmak zorundalar. Ben bu şehrin onlara oy veren insanlarının da belediye başkanıyım. Onlara oy vermediğinde vatandaşımız kötü olur mu, bana vermediğinde nasıl kötü olmuyorsa. Benim kapımdan oy veren vermeyen demeden nasıl herkes girebiliyorsa sayın iktidar yetkililerimiz de bunu böyle bilsinler. Siyaset tevazu ve hoşgörü ile yapılır. Kin ile öfke ile siyaset yapılmaz. Siyaset insan kazanma sanatıdır. İnsanı da neyle kazanırsın, hizmet ederek kazanırsın. Hizmet etmiyorlar mı? Ediyorlar. İyi yaptıkları her işi överim.Allah razı olsun, bir yaparlarsa bana bin söylerim, iki yaparlarsa iki bin söylerim, överim. Samimiyetle yaklaşanlara cevabını veriyoruz, izliyorsunuzdur. Allah razı olsun diyoruz. Buna da devam edeceğiz. Bu alışkanlık hep böyle devam edecek. Aslında sizlerle beraber bir dönemin temsilcileriyiz biz.
“MUHTARLARIMIZLA BERABER 68 KİŞİYİZ”
Yani 68 kişi, muhtarlarımızla beraber söylüyorum, bu sefer 68 diyorum, meclisimizi de koyarız ayrı, onlarla 26, sizinle 68’im ben. Yani bizler arkamızdan yetişen nesle örnek olmak zorundayız. Ayrım yapmadan oy verdi, vermedi demeden adaletle hizmet etmek zorundayız. Adaletli, adalet, adalet, yani samimiyet, samimiyet, içi dışı bir olmak, evet tevazu evet, evet bizlere yakışan o…
“BANA HERKES ULAŞABİLİYOR, DERDİNİ SÖYLEYEBİLİYOR, BEN MUHTARLARIMDAN FARKLI DEĞİLİM”
Biz bunları sağladığımız sürece… Ben yalnız yürüyorum Beyşehir’in sokaklarında herkes yanıma gelebiliyor, herkes derdini söyleyebiliyor. Ben sabahın 4,5’u çıkıyorum görebiliyor insanlar amma Üzümlü’de, amma Huğlu’da, amma Doğanbey’de, amma Esence’de, örnek veriyorum… Şunu anlatmak için söylüyorum, biz herkes tarafından kolay konuşulan adamlarız. Muhtarlarım ve ben… Ben sizden farklı değilim demek istediğim bu. Mahallelerde yarın geldiğimiz zaman tespitler yapacağız. 4 yıla göre planlarımız, 4,5 yıla göre planlarımız ve aylık planlarımız olacak. Münferiden çıkan işlerimiz olacak, hiç ummadığınız bir iş olacak, o, cenaze oluyor, araç gereç lazım oluyor, çok farklı olaylar zuhur ediyor, onlar da varım ben, aksatmam…
“BENİ TENKİT DE EDEBİLİRSİNİZ, DİNLERİM”
Sizlerin tenkit, talep, dilek, tenkit diyorum bakın isterseniz tenkit edin; ben dinlerim. Hiçte darılmam, ama halimi anlayacağınızı umarak bu olayları anlattım. Birlikte iyi şeyler yapmak, yaradan bizlere nasip etsin yapmayı, birlikte yüz akıyla çıkalım 4,5 yıl sonra sandık öne sizler çıkarsınız, bizler dönemimiz tamam deriz, hep beraber veda edeceksek ederim, veda eden eder ama der ki, ‘bunları biz yaptık…’ Benim personelime söylediğim bir laf var, ben ‘eksikleri bana atın, yapılamayanları bana atın’ yapılanların başarıların, gurur duyulacak hizmetlerin ortağı olun diyorum hepinize. Personelime de aynı şeyleri söylüyorum. Kusuru ben üstüme alırım, onun vebali benimdir derim. Ama ne bölüşülecekse ortak, onur duyulan gurur duyulan, iftihar edilen ‘ya bu dönemde biz vardık, bunun için de ben de vardım’ demek isteyen her arkadaşım başarının ortağıdır diyorum”
MUHTARLARA ÇALIŞMA MEKANLARI...
Belediye Başkanı Adil Bayındır, konuşmasının son bölümünde mahalle muhtarlarına Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde örneği olduğunu belirttiği çalışma mekanı kazandırmayı da çok arzu ettiğini ifade ederek, “Prefabrik stil değil, konsült stilde forex kaplı, dekoratif sıralı, tek renk bütün mahallelerimizde bunu göreceğiz. Sizlerin vatandaş ile diyaloğunuzu sağlayabileceğiniz, içinde dolabınızdan tutun da her şeyin düzgün olacağı evler olacak. Antalya Muratpaşa’da benim yaşadığım, bölgeydi. Orada, İzmir’de de böyle. Hakeza Ankara da var. Mahallenin muhtarı nerede olacak ise merkezde olmalı yoksa da adam oraya yazıyor. Bir evrak alacaksınız, mahalle ile ilgili telefonu var orada arıyorsunuz, adam geliyor. Çarşıda pazarda orada ki nota göre sizlere inşallah hoşunuza gidecek derken vatandaşa hizmeti ayağında verebilmeniz için böyle bir planım var. Onu seri bir biçimde önümüzdeki günler dediğim gibi A, B planım var A olanı olursa hemen, B planı olursa bir sene sonra inşallah. Bunu da söyleyeyim” ifadelerini kullandı.
Belediye Başkanı Bayındır, konuşmasının ardından muhtarlardan gelen soru, talep ve istekleri dinledi.