Beyşehir Gölü'nde tarihi yapılar keşfedildi
Beyşehir Gölü'nün batı kıyısındaki Anadolu Selçuklulara ait Kubadabad Saray Külliyesi kazılarında drone ile yapılan belgeleme çalışmaları sırasında, göl kıyısından yaklaşık 100 metre açıkta ve 2 metre derinlikte bina kalıntıları bulundu.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Muharrem Çeken, " Türkiye'nin kurucuları" olan Selçukluların yaşayış biçimini, sanat ve mimarlık ürünleri üzerinden aydınlatmayı amaçlayan Kubadabad Saray Külliyesi kazılarının 30 yıldır devam ettiğini, 2020 kazı sezonunun ise sona erdiğini bildirdi.
Kubadabad Saray Külliyesi Kazı Başkanı Doç. Dr. Çeken, Saray Külliyesinin, surla çevrili birbirine bağlantılı avlular içinde serbest düzende yerleştirilmiş köşkler ve hizmet binalarıyla Edirne ve Topkapı gibi Osmanlı saraylarının öncüsü olduğunu anlattı.
Alaeddin Keykubad zamanında inşa edilen Kubadabad Sarayı'nın, Büyük Saray ve Küçük Saray olarak adlandırılan merkez binalarının da içinde olduğu 22 farklı yapı kalıntısının dışında, toprak altında aydınlatılmayı bekleyen kalıntılarıyla büyük bir Selçuklu Saray Külliyesi olmasının yanı sıra aynı zamanda güneybatısında yer alan ovaya doğru genişleyen bir şehir niteliğinde olduğunu ifade eden Çeken, sarayın 4 ana avlunun dışında avlak ve kayıkhane gibi yapılardan oluştuğunu belirtti.
"Yapı kalıntıları açıkça görülmektedir"
Kubadabad Sarayı kazılarında elde edilmiş, sarayın dekorasyonuna ait çini kaplamalar ve alçı dolaplar ile panolar, kullanım seramikleri ve cam eşyaların Konya Karatay Medresesi Çini Eserler Müzesi'nde sergilendiğini hatırlatan Çeken, şunları kaydetti:
"2020 sezonu programı, özellikle depoda bulunan etütlük eserlerin dijital ortama aktarılması ve kasaların QR kod sistemi ile tasnifi, yayın ve belgeleme çalışmaları ile geçici koruma, temizlik ve kazı çalışmaları şeklinde gerçekleştirilmektedir. Bu yılki çalışmalar sırasında külliyenin güneydoğusundaki halk arasında 'Gürlevi' denen suni göleti sınırlandıran duvarların göle doğru uzayan bağlantılarını bulmak, aynı zamanda 'Kayıkhane' önünden göl içine uzanan duvarları tespit etmek amacıyla drone ile yapılan belgeleme çalışmaları sırasında göl kıyısından yaklaşık yüz metre açıkta ve iki metre derinlikte bina kalıntılarına rastlanılmıştır. Kubadabad sit sınırları içinde yer alan gölün temiz ve berrak suları altında biri dikdörtgen planlı büyük bir yapıya ait, diğerleri kare ve dikdörtgen biçimli mekanlar şeklinde düzgünce sıralanmış yapı kalıntıları açıkça görülmektedir. Bu sene göldeki algli, kloro ve yosunların minimum seviyede oluşu, göl tabanındaki izlerin net biçimde tespit edilmesine imkan vermiştir."
Çeken, Beyşehir Gölü'nün, 3500 yıl önce başlayıp M.S. 700'lerde giderek artan kuraklıktan etkilendiğini belirterek gölün tarih içindeki su seviyeleri hakkında net bilgilere sahip olmadıklarını söyledi.
Yaklaşık 1120 metre rakımlı bugünkü göl seviyesinin çok daha altında bulunan bu yapıların ne olduğu ve inşa döneminin tespit edilemediğini belirten Çeken, "Hem tarihi kaynaklarda hem de göl morfolojisine ilişkin bilgiler araştırılmakta olup önümüzdeki yıl yapılması planlanan su altı çalışmalarıyla birlikte şimdilik gizemini koruyan bu yapı kalıntıları aydınlatılmaya çalışılacaktır." diye konuştu.