BEYŞEHİR-Türkiye’nin birinci büyük yer altı gölüne sahip Altınbeşik Mağarası, Beyşehir Gölü’yle olan bağlantısı nedeniyle ilgi çekiyor.
Çek Cumhuriyeti jeologları ve mağara bilimcileri tarafından dünyanın en büyük ve ilginç ikinci su altı mağarası olarak isimlendirilen Altınbeşik, doğa turizmine kazandırılmayı bekliyor.
Antalya'nın İbradı ilçesi, Ürünlü köylüleri tarafından 2002 yılında keşfedilen mağaranın uzunluğu 3 bin 750 metreye ulaşıyor. Ürünlü Köyü'ne 4 kilometre uzunlukta olan ve Manavgat Vadisi'nin batı yamacında yer alan Altınbeşik Mağarası suyla kaplı olmasından dolayı, içerideki karstik topoğrafik yapıyı görmek için sandallarla yolculuk yapılıyor.
Astım hastalarının uğrak yeri olan mağaranın 250 metresi ziyarete açık bulunuyor. Altınbeşik'te mağara bilimcileri, jeologlar, jeodezi-fotometri (harita) ve jeomorfologlar araştırmalarını halen sürdürüyor. Milli park kapsamında koruma altında olan Altınbeşik Mağarası’nın işletmesini ise köy tüzel kişiliği olarak Ürünlü Köyü Muhtarlığı yapıyor.
Ürünlü Köyü Muhtarı Zeki Beyan Alper, Avustralya'dan sonra dünyanın en uzun ikinci mağarasının köylerinde bulunduğunu söyledi. Mağaranın 8 yıl önce köylüler tarafından keşfedildiğini belirten Alper, kışın su baskınları olmasından ötürü, can güvenliği için mağaranın ziyarete kapalı olduğunu kaydetti.
Alper, "Köyümüz sınırları içinde olan su altı mağarası yeni yeni tanınmaya başladı. Mağarada ilk bilimsel araştırmayı Toroslar Doğa Sporları Kulübü (TODOKS) Kurucu Başkanı Jeolog Dr. Timuçin Aygen ve ekibi yaptı. Ardından 2004 yılında Çek Cumhuriyeti'nden 8 kişilik jeolog, mağara bilimci ve jeomorfolog geldi. Uzun süre inceleme yaptılar. Çek'li jeologlar mağaraya hayran kaldı. Hepsi de 'uzun yıllar dünyanın değişik ülkelerinde araştırma yapıyoruz, ilk defa böylesine ilginç mağarayla karşılaştık. Bu çok güzel ve ilginç bir mağara' dediler. Mağara 3 katmanlı. Yer altı su kaynağı Beyşehir Gölü'ne kadar gidiyor. Hedefimiz, tanıtımlarla Altınbeşik Mağarası'nı eko ve doğa sporları turizminde cazibe merkezi yapmak." diye konuştu.
Köy olarak tanıtım imkanlarının kısıtlı olduğuna dikkat çeken Alper, yerli ve yabancı sinema yapımcılarının filmlerin bazı sahnelerini Altınbeşik'te çekmeleri halinde, köylü olarak her türlü desteği vereceklerini kaydetti.
Su içinde kaldığı için mağarada gezintiyi sandal ve kayıklarla yaptıklarını belirten Alper, mağaranın ismini, içindeki bazı sarkıtların altından bir beşiğe benzemesinde aldığını kaydetti. Alper, mağaranın en önemli özelliğinin içindeki doğal yapıdan ötürü astım hastalığına iyi geldiğini ve içinin çok serin olduğunu dile getirdi.