Çürümeye terk edilen araçlar yeniden ayağa kaldırılıyor
BEYŞEHİR - Beyşehir Belediyesi kademelerinde geçmiş dönemde, atıl vaziyette bırakılarak çürümeye terk edilen bazı araç ve ekipmanların yeni dönemde tekrar faal hale getirilerek ayağa kaldırılıp yürür hale getirildiği bildirildi.
Beyşehir Belediye Başkanı Adil Bayındır, yaptığı açıklamada, göreve geldiklerinde kurum olarak araç filosunda 2 greyder, 5 kamyon varken, bu sayıyı faal hale getirdikleri araç ve iş makineleriyle daha da artırdıklarını belirterek, “Şimdi kamyon sayımızı 7’ye, makine sayımızı da 9’a çıkardık. Küçük çaplı Beko Loder (kazıyıcı-yükleyici) kavramında olan makinalarımızı ayağa kaldırdık.5-6 tane oldu” dedi.
Başkan Bayındır, açıklamasında, kademelerde hurdalığa terk edilen ve parça eksiği olan araç ve iş makinelerinde birinden sökülüp diğerine takılanların eksikliklerini tamamlayarak yeniden faal hale sokmak suretiyle ilçeye hizmet eder hale getirmenin gayret ve çabasını gösterdiklerini belirterek, şöyle devam etti:
“Geçmiş dönem belde ve köy statüsünde olan yerleşim merkezlerinde bırakılmış araç ve iş makineleri var mı, yok mu? Önü ardı aranmamış, ambar kaydı ve envanteri yapılmamış, yani kayıtlara girilmemiş bir sürü araç… Yani, daha doğrusu 2014’den itibaren beldeler ortadan kalkıp Büyükşehir’e geçtikten sonra bu yerleşimlerimizden gelen araçlar getirildiği gibi, bırakıldığı gibi… Ama tekeri iyi olanı ya da şasesi iyi olanı veya motorundaki herhangi bir parçayı alarak bir diğerini tamamlamaya çalışmışlar.
“AMACIMIZ ARAÇLARIMIZI YÜRÜR HALE GETİREREK MADDİ KAYBA UĞRAMAMAK…”
Ama birini öldürerek birini yaratmışlar, biz onu da diriltiyoruz şimdi. Eksiği bir yerlerden bulup geliyoruz. Kısa mesafeli yerlerde hafriyat için mesela AS 900 kamyonu ufak tefek bir değişiklikle şu an faal haline getirdik. Amacımız daha çok zaman kazanmak, maddi kayba uğramamak, araçlarımızı yürür hale getirip tasarruf sağlamaya gayret ediyoruz. Yeni makine almaktansa, mevcut makinaları iyi hale getirip Belediyemizi bir masraftan daha kurtarmaya gayret ediyoruz.
AĞAÇ DİKME MAKİNESİ ÖRNEĞİ…
Bir parça, mesela bizim bir ağaç makinemiz vardı. O ağaç dikme makinamız benim dönemimde alınmıştı; yaklaşık tahmin ediyorum 1996’da aldığımıza göre, yani bir 30 seneye varan bir süreç bu veya daha fazla belki… Velhasıl o dönemden bugüne gelmiş bir makine, 2 bin liralık bir masraf, yani motor sisteminde bir eksik. Ağaç dikme makinesinin arkadaki bölümünü söylüyorum, bir parçanın eksiği ile bırakılmış ve bir daha da hiç kullanılmadığını gördüm. Bir yere bir ağaç dikilmemiş. O hurda gibi oraya konmuş… Geldiğimizde ‘bunun eksiği nedir?’ diye yaptığımız tespitteki bin küsur liralık bir parça lazım olan, o ki onu üreten firma Konya’ da. Hala o’nu üretmeye devam ediyor. Ondan alınarak ve şuan ağaç makinemiz var. Biz dokunmasaydık ne olacaktı? Yeni ağaç makinesi almamız gerekecekti . Orman yollar açıyor. Burada neyi anlatmak istedim. Orman yol açarken o ağaçlar kesiliyor, ‘hayır’ dedik geçmişte… Beyşehir’de şuan 1 milyon-2 milyona yakın ağaç varsa yüzde 50’sini biz o makine ile yaptık. Evet, yeniden diktiklerimiz de var, çekirdekten diktiğimiz de var. Ama uzun yıllara sarih makine ile gidip söküp 10 yaşında,6 yaşında,5 yaşında ağaçları diktiğimiz de çok…”
“DEVLETİMİZ KESİNTİ YAPIYOR AMA BİZ AĞLAMIYORUZ…”
Bu çalışmaları yürütürken hem tasarruf etmeyi, para kaybını önlemeyi amaçladıklarını aktaran Başkan Bayındır, tasarruf yaparken bunu hizmete de engel olmadan yapmak gerektiğinin altını çizerek, “İşte biz yeni dönemimizde bunu yapmaya çalışıyoruz. Bu yıl, neyi nereden kısabiliriz ama işi hiç aksatmadan ne ile o işi yapabilirizin mücadelesini veriyoruz. Tabi hizmette yapıyoruz, çok mu, bu yıl dolu mu geçti? Hayır, zaten Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin şu güneydoğudaki hadiselerden dolayı uğradığı bir maddi zararlar var. Biz devletimizin yanındayız, devletimizin bu hallerine elbette bizden kesmelerine itirazımız yok. Payımız çokça kesiliyor; yüzde 41’lere varılıyor ona da razıyız. Zira devlet olmazsa millet olmaz. Devletle millet… Bu bizim millet karakterimizin yıllardır tezahürüdür. Biz devletsiz yaşayamayız. Ağlamıyoruz, devletimiz yapmışsa ‘doğrudur’ diyoruz. Eğer kesiyorsa ‘haklıdır’ diyoruz ama kendi içimizde de çareler arıyoruz” ifadelerini kullandı.