Mangal kömürü işçilerinin zor yaşamı

Mangal kömürü üreticisi Abdulkadir Bilmez, yaz sıcağı altında gece gündüz demeden çalıştıklarını söyledi. Kışın fire çok olduğu yazın bu işi yapmak zorunda olduklarını belirten Bilmez, mangal kömürü üretiminde genellikle meyve vermeyen narenciye ağaçlarını kullandıklarını ifade etti. Bilmez, odun kümelerinin tutuşmaması için gece gündüz nöbet tuttuklarını, tüm aile birlikte çalıştıklarını ancak kazandıkları paranın kendilerine yetmediğini söyledi. Odunları kömür ocaklarına götürerek, ortası boş kalacak şekilde cami kubbesine benzer şekilde dizerek kümelediklerini anlatan Bilmez, şunları kaydetti: "Öbeğin tam ortasında bir soba borusu genişliğinde boşluk bırakılarak baca yapılır. Bu aralıktan ocak tutuşturulur. Ancak odunların tamamen yapmaması için dış kısmı otlarla kumla kapatılır. Ocak sadece açılan delikten hava alır. Odun kömürü elde edebilmek için yanma sırasında odunların alev almaması gerekir. Bunun için de başında nöbet tutarız. Ateş bir boşluk bulur dışa vurursa görevli o bölgeyi kum atarak kapatır ve ocak içten içten yanmaya devam eder. Yaklaşık 15 gün sonra odun öbeği mangal kömürü halini alır. Tabii bu sırada bizler sürekli içten içten yanan ocakta dumana maruz kalırız. Ciğerlerimizi dolduran bu duman eninde sonunda çoğumuzun sağlığını kaybetmesine yol açıyor. Bu işi yapanların çoğu kanserden yaşamını yitiriyor. " Başka bir mangal kömürü üreticisi olan Ali Lâçin, 15 yıldır sadece bu işi yaparak geçimlerini sağladıklarını kaydetti. İç Anadolu Bölgesinde yaşlanmış, şekli bozuk, kurumuş meşe ağaçlarını orman işletmesinden satın alarak kestiklerini anlatan Laçin, şöyle devam etti: "Beyşehir ilçesi civarında hem ormanı temizliyoruz, hem de mangal kömürü için gerekli hammaddeyi temin ediyoruz. Bu işle uğraşan her aile sezon boyunca yaklaşık 25-30 ton mangal kömürü üretiyor. Kömürleri tüccarlara biz teslim ediyoruz. Kamyon tutuyoruz ve malı tüccara veriyoruz. Türkiye'nin her yerine mal gönderiyoruz. Her bir kamyon mangal kömürü için orman idaresine 2. 000-2. 500 TL, kamyon kirası olarak da 1000-1500 TL ödüyoruz. Kömürün kilosunu ise 0, 80-1, 00 TL'ye satıyoruz. Bir kamyonda ise yaklaşık 10-12 ton odun kömürü oluyor. " -"BU İŞİ YAPAKKEN HASTA OLUYORUZ"- Lâçin, çok büyük sıkıntıları olduğunu, bu işi yaparken hasta olduklarını belirterek, "Bu işte çalışan 50 yaşındaki bir adam 80 yaşındaymış gibi görünüyor. Hep dumanın, tozun, kömürün içindeyiz" dedi. Çadırlarda barındıklarını, içme suyunu bir kilometre uzaklıktan bidonlarla getirdiklerini belirten Lâçin, şunları anlattı: "Bazen hayvanların bile içmeyeceği suları alıp onları içiyoruz. Ekmeği burada kendimiz yapıyoruz. En ucuza gelecek şekilde beslenmeye çalışıyoruz. Yıkanıp temizlenmekte da güçlük çekiyoruz. Dağdayız. İnsanlardan uzaktayız. Domuz var, kurt var. Her an tehlike içerisindeyiz. Ayrıca ağaçların kesilmesi de hem zor, hem tehlikeli. Hep bu dumanı soluyoruz. Geçen sene eşim zehirlendi. Bir hafta hastanede yattı." Bu işi 11 yıldan bu yana yapan Sait Aksu (53) ise, uzun süre bu işlerde çalışanların teneffüs ettikleri duman nedeniyle kanser hastalığından öldüklerini söyledi. Aksu, bu havayı soluyanların akciğerlerinin bir süre sonra iflas ettiğini belirterek, "Ailece, çoluk çocuk çalışıyoruz. Buna rağmen kıt kanaat geçiniyoruz. Tüccarlar tarafından sömürülüyoruz. Biz burada kömürün kilosunu 0, 80-1, 00 TL'ye satıyoruz. Ama tüccar 3 TL'ye satıyor. Sattığımız mal için bazı tüccarlar çek veriyor. Ama çekler karşılıksız çıkıyor. Verilen adreslere gittiğimizde kimseyi bulamıyoruz. Her sene aile başı 3-5 bin TL'miz tüccarlar tarafından iç ediliyor" diye konuştu.