Memleketin kaderi ile oynamayın!

Beyşehir - Uzun zamandır yazmıyorum. Ama artık yazmanın zamanının geldiğini düşünüyorum. Çünkü, neden köşe yazısı yazmadığım konusunda gelen eleştirilerin dozu kaçtı. Demek ki, yazılarımı çok özleyenler olmuş… Onlar müsterih olsunlar… Geliyorum, yazılarım başlıyor. Yazdığıma sevinenler kadar belki eleştirilerden üzülenler de olabilecek.  Geçmişte nasıl yazdığımı bilenler çok iyi bilir… Kimseye yalakalık yapmak, yağdanlık olma gibi bir derdim yok. Genelde yazılarım eleştiri ağırlıklı olacak. Çünkü, memleketin, Beyşehir’in buna çok ihtiyacı var. Suya sabuna dokunmayan, eleştirisel olmayan yazılar bence hem okunmuyor, hem de bir amaca hizmet etmiyor, tepkiler alıyor. Amacımız; üzüm yemekse, eleştiri ve öz eleştiri hep olacak. Genelde eleştirilerden eleştirilenler pek hoşlanmaz, hayıflanır. Eleştirenler, bu durumda hemen ‘kötü adam’ ilan edilir, ‘düşman’ gibi görülür. Ama, koltukları, makamları işgel edenler herhalde yapılacak eleştirileri de göze alarak gelmişlerdir bulundukları noktalara… Beyşehir’de çok malzeme var, öyle çok ki, nereden başlayacağımı bilemiyorum. Ama, gündemdeki şu hastane konusu beni çok yaraladı, çok üzdü. İzin verirseniz bu husustaki düşüncelerimi kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. DAKİKA 1, GOL 1… Malum, son günlerin Beyşehir’in iç burkan, can sıkan bir meselesi var. Yeni hastane konusu. Bir anda kucağımızda buluverdik bu meseleyi… Temelinin atılacağını, yapılacağını aylardır dört gözle beklerken, birden ne oldu da hastane yerinin iptali meselesi çıkıverdi ortaya. Son Gezi Parkı olayları ve ardından yaşanan gelişmeler, yeşil konusunda ortaya çıkan toplumsal duyarlılık ve bürokratik hassasiyetler, bence Beyşehir’de yeni hastane binasının yapılmasını istemeyen, bir takım hesaplar içerisine giren rantçı çevrelerin  ‘malzeme’ olarak kullanma konusunda imdadına yetişiverdi… Maksat; ‘yeşile mi,cebe mi hizmet’ Bu köşede bunu irdelemek istiyorum. Yapılan açıklamaları izliyorum, ortaya konulan tepkilere bakıyorum.  AK Parti İlçe Başkanımız Nafiz Huğlu,son değerlendirmesinde hastane ile ilgili şikayet edenleri Beyşehirliler’e şikayet ederek Allah’a havale etmiş durumda. Sadıkhacılılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanımız Yusuf Çelik, basında yer alan açıklamasında, yaşananlara tepki göstererek, tahsisin iptalinden vazgeçilmesini istiyor. Son olarak Memur-Sen İlçe Temsilcisi Halil Yavşil, “Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” değerlendirmesini yapmış…  Hastane yeri tahsisinin iptali ile ilgili olarak önümüzdeki günlerde tepkilerin kamuoyunda çığ gibi büyüyerek devam edeceği sanıyorum… MEMLEKETİN KADERİ İLE OYNANIYOR Bu konu ile ilgili internet medyasında yer alan haberlerin altında yer alan yorumları okuyorum, vatandaşlarla da görüşüyorum konuyla ilgili  düşüncelerini almaya çalışıyorum. Ama bu konunun kamuoyundaki yansımalarını yeterli görmüyorum. Vatandaşın büyük çoğunluğu Beyşehir’e yeni hastane yapılmasını istiyor, yeri ile ilgili de bir takıntısı yok. Ama gel gör; takıntısı olanlar var ki, bu konuda epey bir mücadele vermişler görünen o…  Beyşehir’e hizmet gelmesinin önüne geçmek isteyen, sayısının ancak bir avuç olduğunu düşündüğüm kişiler, bu konuda birilerini kullanmış, başarılı da olmuş… Ama, bu ‘memlekete yeni bir hastane elzem, mutlaka yapılmalı’ diyenler çoğunlukta olmasına rağmen anlamsız bir sessizliğin içerisinde olunduğunu da görüyor ve bu durumu anlamakta zorlanıyorum. Cebini, kesesini yeni hastane binası üzerinden artırmanın, rantın derdinde olanların memlekete hizmet gelmiş, gelmemiş inanın hiç umurunda değil. Bu konuda verilen onca uğraş, zaman ve mücadele onlar için dert değil. Anlaşılan o ki, onların derdi tamamen ‘duygusal’…  Hadi onların derdi duygusal, peki bu ilçeyi yönetmeye talip olanların derdi nedir bu konuda? Yetkili birilerine, ‘Ben zaten burasının olmayacağını söylemiştim, beni dinlemediler’ deyip de hastane yerinin iptal edilmesinde en önemli rolü üstlendiğini düşündüğüm bu zatın bu sözlerine ne demeli?  Çok mu sevinç duydun?  Ellerini mi ovuşturuyorsun memlekete hizmet gelmedi diye? Sen acaba niye sevindin? Senin hesabını doğrusu çok merak ediyorum. Bugüne kadar bu konuda hiç konuşmadın, ‘niye konuşmadın’ diye merak ettiğim anda, pişmiş aşa su katan bu konuyla ilgili değerlendirmelerini duyduğumda da tüm Beyşehirliler gibi şok olduğumu ve çok üzüldüğümü belirtmeliyim…  YEŞİLCİ GEÇİNENLER, BİR DİKİLİ FİDANINIZ VAR MI?  Adına “şikayet” deniyor ya, birilerini ‘piyon’ olarak kullanıyorlar. Soruyorum bu yeşilci geçinenlere ‘bir dikili fidanınız oldu mu bu hayatta?’, hastaneye yer tahsis edilen bölgeye hiç gidip oradaki çevre tahribatını gördünüz mü, bu duruma hiç tepki gösterdiniz mi, ya da elinize birkaç çöp parçası alıp topladınız mı? Bu durumla ilgili bir şikayetiniz oldu mu? Madem ormanı, ağacı, yeşili çok seviyorsunuz? Oradaki daha güzel bir manzara ortaya çıkarabilmek adına bugüne kadar ne,neler yaptınız? Bunların birisine vereceğiniz cevabınız olacağını sanmıyorum. Orada yer değiştirecek ya da kaybedilecek bazı ağaçlarla ilgili rakamlar geçenlerdeki danışma meclisi toplantısında ifade edildi. Kamuoyunda bunlar dillendiriliyor, ama Atatürk Ormanı olarak bilinen bu bölgede yapılması planlanan sıklık bakımı çalışması ile ilgili bir bilginiz var mı? Çok sık ağaçların yer aldığı bu bölgede zaten orman teşkilatının yapacağı sıklık bakımı çalışması kapsamında çok sayıda buradan ağaç sökülerek önümüzdeki dönemde yer değiştirecek. O zaman buna da karşı çıkın. ‘Ona da karşı çıkacağız’ diyorsanız, bugüne kadar diğer ormanlardaki sıklık bakımlarında neredeydiniz?diye sormazlar mı adama! Ormanlar yandığında, yakıldığında yeşil adına ortalarda görünmüyorsunuz, gerek orman teşkilatı, gerekse sivil toplum örgütleri vb. toplumun her kesimi her yıl onbinlerce fidanı toprakla buluşturduğunda, dikilen binlerce ağacı görmezden geliyorsunuz, ama kamu yararına bir hastane yapılacağında kaybedilecek ya da yeri değişecek ağaçların hesabını soruyorsunuz. Demezler mi ‘bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” diye… Kamu yararı varsa ve mesele insansa, insan sağlığı ise yeşil örtünün, ağaçların içerisinde bir hastane inşa etmenin ne kötülüğü, ne zararı olabilir? Ve bu hastane yerinin en uygun olduğuna karar veren merci, Beyşehir’e gelen Sağlık Bakanlığı yetkilileri olduğu halde, bu konuda size ne demek düşüyor? BEYŞEHİR’İN KAYBEDECEK ZAMANI YOK… Kim ne derse desin, memlekete yazık oluyor, memleketin kaderi ile oynanıyor. Bu memleketin kaderi ile oynayanlardan kimse çıkıp da hesabını soramıyor. Düne kadar ‘vekilimiz’ yok, ‘hizmet gelmiyor’ diye şikayet edenler, Türkiye’nin bir ilçesine kazandırılacak en büyük sağlık yatırımlarından birisi olarak nitelendirilen bu projenin hayata geçmesine ramak kala yaşanan bu gelişmeler hakkında seyrediyor, sus pus oturuyorsa, buna da ‘pes’ diyorum. “Orası olmazsa, başka yer olur” diye düşünenler de olabilir, ama projenin bu noktaya gelişi, bürokratik engelleri ortadan kaldırmak en az 1,5-2 yıl sürüyor. Yeni bir proje hazırlanması, yeni bir süreç için Beyşehir birkaç yıl daha mı bekleyecek? Beyşehir, hizmet gelmesi için birkaç yıl daha beklemeyi sizce hak ediyor mu? En büyük endişem, bu yer tahsisi sorununun projeyi tamamen iptal noktasına getirmesi… Beyşehir kendi içindeki bu tür meselelerle uğraşırken, etrafa bir bakın hizmetin biri biterken, diğerleri başlıyor, sıraya giriyor. Beyşehir’in kaderi ile oynayanlara sesleniyorum, lütfen, gelecek hizmetleri ne olursa olsun engellemeyin…  Bu, vebal almak demektir, gelecek nesillere kötü örnek olmaktır… Beyşehir artık önündeki bu tabuları yıkmalı, bu sorunları aşmalı… YAPILACAK OLAN NEDİR? Arzu edilmese de, iş bu aşamaya geldikten sonra da oturup ‘ah vah’ deyip, diz dövmenin gereksizliğine dikkat çekmek istiyorum. Bu saatten sonra da yapılacak bir şeylerin olduğuna, bu konuda bir ümit ışığı bulunduğuna inanıyorum. Bu hususta toplumsal bir mutabakat göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Yeni hastanenin,  projesinin hazırlandığı yere yapılmasını isteyenlerin, ‘Yeter artık Beyşehir’e hizmet gelsin’ diyenlerin yumruk olacağı, biraraya gelmesi ile bu meselenin aşılacağı kanaatini taşıyorum. Çünkü, yerinin iptaline karar veren makamların, Beyşehir kamuoyunun da bu konudaki tavrını, ne düşündüğünü, ne istediğini merak ettiğini ve bu tabloyu gördükten sonra oluşan toplumsal hassasiyet ve isteği de görmezden gelemeyeceğini ve geri adım atacağını düşünüyorum. Eğer, yüzde 99 sesini yükseltmezse, bir şeyler yapmazsa, yüzde 1 bile olmayan azınlığın memleketin kaderi ile bundan sonra bir daha böyle kolayca  oynamaya cesaret edemeyeceğine inanıyorum. Benim gibi düşünenleri, yeni hastane meselesi etrafında biraraya gelmeye davet ediyorum…