BEYŞEHİR - Selçuk Üniversitesi (SÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Muşmal, tarihi kentsel SİT alanının bulunduğu 700 yıllık geçmişe sahip İçerişehir Mahallesi’nde yaptığı açıklamada, bu alanın tarihte Eşrefoğulları Beyliği’nin merkezi olduğunu anımsatarak, burada geçmişte kent içerisinde pek çok tarihi, kültürel, dini sosyal yapılar inşa edildiğini anımsattı.
Burada pek çok yapı bulunmasından dolayı alanın son dönemde kentsel SİT alanı haline dönüştürüldüğünü belirten Doç. Dr. Muşmal, 1980 yılından itibaren 20-30 civarında sivil mimari yapının Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından tescil edildiğini kaydetti. Bunların tescil edilmesine rağmen zamanla insanların ikamet etmemeleri veya bakımsızlıktan, ilgisizlikten bir kısmının yok olduğunu belirten Doç. Dr. Muşmal, şöyle devam etti: “2005 yılından itibaren yapılan yeni güncellemeler sonrasında 30’a yakın sivil yapının özellikle İçerişehir Kentsel SİT alanı bölgesinde tescil edildiğini biliyoruz ancak her geçen gün tescil edilmiş olmasına rağmen bu yapıların yıkıldığını görüyoruz. Burada yıkılmakta olan tescilli yapı, tarihi Eşrefoğlu Camisi’nin hemen 50 metre ilerisinde, bu çok önemli. Çünkü Eşrefoğlu Camisi dünyaca ünlü bir cami ve burası dünya kültür mirası geçici listesinde yer alıyor. Bu kadar önemli bir caminin hemen yanıbaşında hem de tescilli bir yapının böyle göz göre göre yıkılıyor olması, bunların göçmesi hem Eşrefoğlu Camisi için, hem de bizim açımızdan çok büyük bir ayıp ve önemli bir kayıptır. Ben buradan özellikle kentsel SİT alanında tescil edilmiş olsun ya da olmasın sivil yapıların zamanla yok olacağını düşünüyorum. Lütfen kısa süre içerisinde buradan kültür ve turizm dernekleri, başkanları, üyeleri, Beyşehir’deki kanaat önderleri, Beyşehir’e sahip çıkmaya çalışan, Beyşehirli olmaktan mutluluk duyan bütün insanlara Beyşehir’in bu tarihi değerlerine sahip çıkmaya davet ediyorum” dedi.
Bu yapıların hayata geçirilecek projelerle ayağa kaldırılabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Muşmal, AB’nin, Türkiye’deki pek çok kırsal kalkınma ajansının, İller Bankası’nın, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verdiği projelere dikkat çekerek, “Biz yerel idare ve üniversite işbirliği içerisinde buradaki kültür dernekleri, sivil toplum kuruluşları ile birlikte hareket ederek bu İçerişehir Mahallesi’ni Eşrefoğulları dönemindeki dokusuna kavuşturmak için elimizden gelen gayreti gösterebiliriz. Yani biz tarihi yeniden inşa edebiliriz. Bunun için el ele vermemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da bu konuda çok ciddi çalışmalar yürüttüğünü aktaran Doç. Dr. Muşmal, Beyşehir’deki kültürel varlıkların sadece İçerişehir Mahallesi’nde değil, diğer mahallelerde de varlığından söz ederek, “Beyşehir tarihi bir bölge bilindiği gibi, yine Hamidiye Mahallesi’nde 4 yapı ki bunlardan birisi Çeçen Süleyman Efendi’nin konağı, o da göçüyor. Yine Hacıakif Konağı da var bunlar arasında. Dalyan ve Hacıarmağan mahallesinde de birkaç ev olmak üzere 30’a yakın yapı var bu çok önemli” dedi. Beyşehir’in yıkılan, yıkılmaya yüz tutan bu sivil mimari yapılarının restore edilmesi halinde ilçenin bir Beypazarı haline dönüştürülebileceğini de vurgulayan Muşmal, şunları kaydetti: “Niçin Beyşehir bir Beypazarı olmasın? Biliyoruz ki, Beypazarı’ndaki evler çok güzel bir şekilde restore ediliyor ve müthiş bir şekilde turist çekiyor, bugün Ankara’nın ortasında tarihi evler, kale sırtlarındaki tarihi evlerde restore edildi, Hacı Bayram Veli Camisi’nin etrafındaki yapıların nasıl olduğunu bugün görebiliyoruz. İnsanlar gerçekten buralara ilgi duyarak gidiyorlar, ama Beyşehir’e gelen bir turist Eşrefoğlu camisinin içerisine girip camiden çıktıktan sonra yarım saat içerisinde buradan ayrılıyor biz bu yapıları değerlendiremiyoruz. Bakın İçerişehir Mahallesi’nin içerisinde Hükümet Konağı olarak kullanıldığı söylenen, bazı kaynaklarca da mahkeme olarak kullanıldığı bilinen ‘Seyit Mehmetler’in evi’ denilen bir yapı daha var. Beyşehir’deki üç önemli konaktan bir tanesi, o konak da göçmek üzere, yani kullanılmıyor ve perişan vaziyette. Beyşehir’de bu tarihi konaklara, yapılara sahip çıkmak zorundayız.”