Biz Molotofçu Değiliz, Linç Edilmekten Korkuyoruz
BEYŞEHİR - Beyşehir'e bağlı Huğlu Mahallesi’nde yaşayan 23 yaşındaki Halil Çınar, babasına ait yabancı plakalı otomobilleriyle aile fertleriyle birlikte Akseki’deki orman yangınını yerinde görmeye gidince dönüşte başlarına gelmeyen kalmadı.
İkamet ettikleri yerleşim merkezine dönüş yolculuğu esnasında sivil vatandaşlar tarafından yolda araçları defalarca durdurulup kontrol edilen Halil Çınar’ın kullandığı “26” plakalı otomobilin “içerisinden ağaçlık alana molotof kokteyli atıldı. Beyşehir yönüne doğru gidiyor” şeklinde orman yangını çıkarmak istediği yönünde alınan bir ihbar üzerine Beyşehir’de Jandarma ve polis ekipleri de harekete geçti. Ekiplerin devriye faaliyetleri yoğunlaştırıldı, plakası bildirilen araç sorgulanıp aranmaya başlanırken, Beyşehir ilçe merkezine giriş ve çıkışlarda da güvenlik güçleri tarafından kontroller artırıldı. İhbara konu aracın daha sonra Huğlu Mahallesi’nde ikamet eden Yaşar Çınar’a ait olduğu belirlendi. Jandarma ekipleri, aracın bulunduğu adrese geldi.
Gece yarısı ailesiyle birlikte evinden alınarak karakola götürülen,jandarma ve adliyede ifadeleri alınarak ev ve aracı aranan aile fertleri, daha sonra yapılan ihbarın asılsız çıkması üzerine serbest bırakıldı. Olayın ardından yabancı plakalı aracına ait plakasının harf ve rakam gruplarıyla sosyal medyada açık olarak paylaşılması üzerine de zor anlar yaşamaya başlayan Çınar ailesi, korku dolu günler yaşamaya başladı. Kameralar karşısına geçen aracı kullanan Halil Çınar, “Biz molotofçu değiliz, arabama binmekten korkuyor, linç edilme endişesi yaşıyoruz.”açıklamasında bulundu.
Çınar, arabanın üzerine kayıtlı olduğu babası ile eşi ve annesiyle beraber Huğlu’ya çok yakın olan Antalya’nın Akseki ilçesindeki orman yangınından dolayı üzüntü yaşadıklarını belirterek, “Yapılabilecek bir şey var mı, oradaki kardeşlerimize, abilerimize, amcalarımıza, elimizden bir şey gelir mi diye oraya doğru akşam saat 20.00 sıralarında seyir halinde yola çıktık. Ancak, görüştüğümüz bölgede yaşayanlar tarafından yapabileceğimiz bir şeyin olmadığı ifade edilince, orada yaşananları görünce dönüş yoluna geçtik. Saat 22.30 gibi dönüş sırasında yol güzergahı üzerinde aracımız yabancı plaka olduğu için sürekli sivil vatandaşlarımız tarafından durduruldu, nereye yolculuk yaptığımız soruldu, ‘yangına bakmaya gittik, memleketimize dönüyoruiz’ deyip aracımızın içerisinde bir ailenin olduğunu görülünce, ‘kusura bakmayın, hayırlı yolculuklar’ denilerek yolumuza devam ettik.
Huğlu’ya döndüğümüzde önce babam evine indi, ben de eşimle birlikte orada bulunan motosikletime binerek evime gittim. Gecenin 03.00’ünde babamın telefonla arayıp, ‘bizim aracın terör olaylarına karıştığı iddia ediliyor, jandarma ekibi geldi, evin önüne bir gel’ demesine inanmadım. Babama ‘uyuyorum, niye arıyorsun’ diyerek telefonu yüzüne kapattım. İkinci kez tekrar arayıp, ‘evin önündeyiz, çık’ deyince eşimle birlikte babamla evinin önüne gittik. Adrese gittiğimde gördüm ki, gerçekten jandarma var, o an inandım. O anlara kadar her şeyi şaka zannediyordum.”ifadelerine yer verdi.
Ailesiyle birlikte ihbarda bulunulan otomobille karakola giderek ifade verdiklerini, babasının da savcılıkta ifadesine başvurulduğunu anlatan Çınar, şöyle devam etti: “İfadelerimizin alınmasının ardından Savcılığın talimatı ile evimiz de arandı. Ben o sıralarda eşimin de hamile olması nedeniyle stresli bir halde idim, sanki çok büyük bir kaosun içerisindeydim. Ne yapacağımı bilemedim. Olay yeri inceleme ekipleri de karakolda aracımızda inceleme yaptı. Parmak izlerimiz alındı. Tabi iddia edilen hiçbir şey delil, bulgu vs. olaya ilişkin bulunamadı. Sonrasında hepimiz ihbarın asılsız olduğu ortaya çıkıncı salıverildik.
Ancak, sonrasındaki gelişmelerle çok büyük bir korku yaşamaya başladık. Bu süre içerisinde ‘bizim aracımızdan Molotof kokteyli atıldığı’ iddiaları üzerine sanki terör örgütü mensuplarıymışız gibi sosyal medyada paylaşımlar yapılmaya başlandı. Öyle bir hal aldı ki durum, aracımızın plakası tüm harf ve rakam grupları da yazılarak yapılan bu paylaşımlar sosyal medyada yayılmaya başladı. Bu paylaşımların altına yazılanları görünce de bir korku ve endişe yaşamaya başladık. Aracıma binmeye korkuyorum. Çünkü, ‘bulunduğu yerde asılsın, polis değil, savcı değil, askeriye değil, devlet değil biz kendimiz yargılayalım gibi” yorumlar söylemler gezinmeye başlandı. Ben arabadan parasından pulundan vazgeçtim. Ama, eşim hamile ve erken doğum yapma ihtimali var. Bir telefonla onu en yakın sağlık kuruluşuna belki götürmem gerekecek. Bu aracı kullandığım esnada bir linç girişimi ile karşılaşırsak ne yaparız. O yüzden kullanamıyorum. Telefonlarım hiç susmuyor, bizi plakadan tanıyan ve her arayan ‘geçmiş olsun, bu olay nedir, nasıl başınıza geldi, var mı yapabileceğimiz bir şey, ifade verilecek bir durum olursa, sizi anlatmak, nasıl insanlar olduğunuzu söylemek için yardımcı olalım’ diyenler oluyor Allah razı olsun. Huğlu olarak biz yakın geçmişte yangınlar gördük. Yangın çok kötü bir şey, bir afet. Bu yangın sonucunda insanın elinde olmayan şeyler oluyor, evi, barkı,yuvası her şeyini kaybedebiliyor. Maddi olarak bir şey yapamayız ama ‘manevi olarak yanlarında olduğumuzu bilsinler, manevi olarak boşluğa düşmesinler, yapılabilecek bir şey varsa da yapalım’ diye yangın bölgesine gittik. Ama dönüşte başımıza gelmeyen kalmadı. Biz molotofçu değiliz, lütfen bu paylaşımları yapanlar, paylaşımlarını kaldırsınlar. Ya da gerekli düzeltmeleri yapsınlar sayfalarında. Yapılan bir ihbar var ama asılsız, molotof atılıp da yangın çıkması diye de bir şey yok. Aracımızın plakasının böyle açık bir şekilde paylaşılması nedeniyle zor günler yaşıyoruz, mağdur olduk, artık bu plakayı da değiştirmek zorunda kalacağım. Arabama binemiyorum. Çünkü, korkuyoruz, linç edilmekten endişe ediyoruz. Benim alnım ak olmamış olsaydım,kendimden şüphe etmiş olsaydım, böyle bir açıklamayı basın önünde yapmazdım. Asılsız ihbar eden kimse, böyle asılsız bir ihbarı yaptığı için hakkında hukuki girişim başlatacağız.”