BEYŞEHİR-Beyşehir’de, İlçe Belediye Başkanı İzzet Taşcı’nın bıçaklanması olayı ve sonrasında yaşanan gelişmelerin yankıları devam ediyor.
Beyşehir’i sarsan ve Türkiye gündemine bomba gibi düşen bıçaklı saldırı olayı sonrasında, herkes Jandarma’ya kendiliğinden gelerek teslim olan zanlının neden bu işi yaptığını merak etmeye başladı. Yetkililer, olayın yüzeysel olarak sadece “İş meselesi’nden kaynaklandığı yönünde açıklamalar yaparken, zanlı ise; hastanede kendisine neden bu olayı gerçekleştirdiğini soran gazetecilere, “Kimse kimsenin ekmeğiyle oynamayacak” yanıtını verirken, AK Parti Beyşehir İlçe Teşkilatı’na yönelik suçlamalarda bulundu.
Olayın kamuoyuna yansımayan ayrıntılarını öğrenmek isteyen vatandaşlar ise kafalarında oluşturdukları sorulara ise cevaplar aramaya başladı.
MAHKEMEDE 3 SAYFALIK İFADE VERDİ
Beyşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde yapılan sorgulaması sırasında susmayı tercih eden ve güvenlik güçlerine ifade vermeyi reddeden zanlı Y.B., Beyşehir Adliyesi’ne sevk edildiğinde ise hem Cumhuriyet Savcılığı’na hem de çıktığı sorgu hakimi karşısında neden bu olayı gerçekleştirdiğini ortaya attığı iddialarla anlattı. Zanlı’nın sorgu hakimine verdiği yaklaşık 3 sayfa tutan ifade metninin ayrıntılarını Beyşehir Göl öğrenmeyi başardı.
Beyşehir Belediye Başkanı İzzet Taşcı’yı kendisine tanıklık etmediği için bıçakladığını ileri süren zanlı Y.B., sorgu hakiminin yönelttiği sorulara tek tek cevap verirken, şok yaratan iddialarda bulundu; “Öldürme kastım yoktu. Cami çıkışında yanına yaklaştım. 10 dakika zaman ayırabilir misiniz, bu çok önemli dedim. Bana; ‘seninle görüşecek bir şeyim yok’ demesi üzerine kendimi kaybettim ve yanımda taşıdığım bıçaklardan birisiyle üzerine atladım ve iki kez vurduğumu hatırlıyorum.”dedi.
PSİKOLOJİK TEDAVİ GÖRÜYORMUŞ…
Mahkemede güneydoğu Anadolu bölgesinde askerlik yaptığını ve 17 yaşından bu yana psikolojik tedavi gördüğünü anlatan Y.B., diazem ve akineton gibi ilaçlar kullandığını, bu yüzden zaman zaman hastaneye gelerek iğne yaptırdığını ileri sürdü.
Beyşehir otogarında ayakçılık yaptığını, 600-700 lira bir gelire sahip iken, son 15 gündür işsiz gezdiğini kaydeden Y.B. şu iddialara yer verdi:
“Ancak bu işin geleceği olmadığı için 2-3 yıl önce TEİAŞ’a güvenlik görevlisi olarak iş başvurusu yaptım. Güvenlik kursunda silahlı eğitim görmem ve sertifikamın olması nedeniyle başvurum kabul edildi. Sözleşmem imzalandı. Hatta güvenlik görevlisi elbiselerim, jopum ve kelepçe gibi malzemeleri de almıştım. İşe başlamama 4 saat kalmıştı ki, o anda bir telefon geldi. İş akdim imzalanmasına rağmen gelen bu telefonla sözleşmemin feshedildiği bildirildi. Dünyam başıma yıkılmıştı.”
“İŞİ GİREMEMEMİN SORUMLUSU AK PARTİ İLÇE BAŞKANI”
İfadesinde, işine son verilmesinin sorumlusunun AK Parti Beyşehir İlçe Başkanı Nafiz Huğlu olduğunu iddia eden Y.B., bu yüzden işe girememesinden sonra aralarında yargıya da yansıyan birtakım gelişmeler olduğunu ileri sürdü. Bu yüzden yargılandığını, kendisinin ceza aldığını, ancak mahkumiyet kararının temyizden döndüğünü ileri süren Y.B. şu iddialara yer verdi:
“O dönemde eski belediye başkanı Nazif Tekinöz’ün de bulunduğu bir ortamda, il genel meclis üyesi olduğu günlerde şimdiki Belediye Başkanı İzzet Taşcı, İlçe Başkanı Nafiz Huğlu’yu telefonla arayarak ‘insanların ekmeğiyle neden oynuyorsun,ayıp değil mi diye’fırça da attı kendisine. Ben sadece Taşcı’dan Tekinöz’ün de tanık olduğu bu sözlerine yönelik tanıklık yapmasını istedim. Tekinöz, sonradan tanıklık yapmayı kabul etti. Ama, Taşcı tanıklık yapmak istemedi, Belediye’ye iki defa gittim tanıklık yapmasını istemek üzere uzun süre beklememe rağmen görüşemedik. Otogarda tanıştığım bir askeri hakim; bana bu tanıkları ikna etmem halinde bunun cezamın indirimine faydası olacağını söyleyince tanıklık etmeleri benim için çok önemliydi.”
“PLANLI BİR EYLEM DEĞİLDİ, ÖLDÜRME KASTIM YOKTU”
Zanlı Y.B., ifadesinde Belediye Başkanı İzzet Taşcı’yı planlı bir şekilde bıçaklamadığını, öldürmek kastının ise olmadığını iddia etti. Olayı nasıl gerçekleştirdiği iddialarını soğukkanlı bir şekilde anlatan, bir ara rahatsızlanması nedeniyle izin alarak lavaboya giderek sonrasında ifadesini vermeye devam eden Y.B., iddialarına şöyle devam etti:
“Ben kendisine yaşanan sürece ilişkin tanıklık yapmasını istememe rağmen olumsuz cevap vermesi üzerine sinirlenerek bu olayı gerçekleştirdim. Planlı bir olay değildi. Ben onu takip ederek de gitmiş değilim. Tesadüfen orada bulunuyordum. Kullandığım iğneleri vurdurmak üzere hastane acil servisine gittiğimde, cami önünde makam aracını gördüm. Bunun üzerine iğne vurdurmaktan vazgeçtim. Kendisiyle görüşecek tanıklık yapması konusunda son kez şansımı denemek istedim. Caminin çıkışında beklemeye başladım. Başkan, cami çıkışında birkaç kişiyle konuştu, muhabbet etti, çay içti. Makam aracına doğru ilerlerken, kendisine yetiştim. ‘Bana 10 dakika ayırabilir misiniz? Bu çok önemli’ dedim. Kendisi bana ‘seninle görüşecek bir şeyim yok’ demesi üzerine kendimi kaybettim ve yanımda taşıdığım bıçaklardan sarı saplı olan ekmek bıçağıyla sağ elimde ve şu anda iki defa vurduğumu hatırlıyorum. Ardından olay yerinden kaçtım. Bıçağı kaçarken bir evin bahçesine fırlattım, ardından eşime ve Jandarma’ya telefon açarak olayı haber verdim.”
“GARAJ ORTAMI İYİ BİR ORTAM DEĞİLDİR, YANIMDA SÜREKLİ İKİ BIÇAK OLUR”
Zanlı Y.B., mahkemede yanında neden iki bıçak bulundurduğu sorusuna da yanıt verdi. Otogarda ayakçılık işinde çalışmadan önce gazino ortamlarında çalıştığını da anlatan Y.B., kasaplık mesleği olduğunu da belirterek, “Sürekli olarak yanımda iki adet bıçak taşırım. Çünkü garaj ortamı iyi bir ortam değildir. Büyük kavgalar çıkması halinde ikincisine de ihtiyaç olur düşüncesiyle taşıyordum. Olay günü, sarı saplısı benim belimde idi. Diğeri ise kılıfındaydı. Kılıf kemerime sabitlenmişti. Hatırladığım kadarıyla sağ elimle vurdum. Amacım öldürmek değildi, ancak kendimi kaybettiğimden dolayı ikinci veya daha fazla vurmuş olabilirim.”
TASARLAYARAK ADAM ÖLDÜRMEYE TAM TEŞEBBÜS SUÇLAMASIYLA TUTUKLANDI
Mahkemede ortaya atılan ve ardından gün yüzüne çıkan bu iddiaların ardından zanlı Y.B. hakkında hakim “taammüden adam öldürmeye teşebbüs suçlamasıyla” tutuklama kararı verdi. Tutuklama kararına itiraz olmazken, zanlı Seydişehir kapalı cezaevine gönderildi. Yargı süreci Seydişehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edecek olan zanlının üzerine yöneltilen suçlama nedeniyle hakkında TCK’nın 82.maddesine göre önce müebbet hapisle yargılanacağı, ardından olayın teşebbüs haline dönüşmesi nedeniyle yapılacak indirimle 13 ile 20 yıl arasında hapis cezası istemiyle yargılanacağı öğrenildi.
Seydişehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek ilk duruşmanın ise bir ay içerisinde görülmesi bekleniyor.
Ali Rıza Önses'in özel haberi.
|