BEYŞEHİR-Beyşehir Gölü’nde bitmek üzere olan balıkçılığın kurtarılmasında şimdi de eğitim metodu deneniyor.
Bilinçlik avlanmanın Türkiye’nin önemli su ürünleri üretim merkezlerinden Beyşehir Gölü’nde balıkçılığı bitirme noktasına getirdiği bildirildi.
Ali Bilir Oteli Toplantı Salonu’nda, Mevlana Kalkınma Ajansı’nın destek verdiği ve Beyşehir Kaymakamlığı Köylere Götürme Birliği’nin hazırladığı “Gölde balık tükenmesin, Beyşehir üzülmesin” konulu Beyşehirli balıkçıların eğitimi projesinin tanıtım toplantısında söz alan uzman ve konuşmacılar, Beyşehir Gölü’ndeki balıkçılık faaliyetlerinin tekrar eski günlerine dönebilmesinin tek yolunun balıkçıların eğitiminden geçtiği konusunda birleşti.
Beyşehir İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün ortağı, Beyşehir Su Ürünleri Kooperatifi’nin de iştirakçisi olduğu projenin tanıtım programında kürsüye gelen Beyşehir İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Nurettin Karşıyaka, “Projemizin çıkış noktası; gölde uzun yıllardır belli bir periyot halinde balık popülasyonunun azalmasıdır. Bu azalmada da en büyük etkenlerden birisinin balıkçılar olduğunu düşünüyoruz.”dedi.
BALIKÇILARIN EĞİTİMİ ÇOK ÖNEMLİ
Balıkçıların bilinçli avcılık konusunda gerekli eğitimlerden geçirilmesi halinde göldeki balık popülasyonunun belli bir çoğunluğa ulaşacağını düşündüklerini belirten Karşıyaka, “Göldeki balık popülasyonu daha önceki yıllarda bin tonlarla ifade edilirken, günümüzde 100-200 ton civarında oluşmakta ve bu konuda çok büyük bir kayıp var. Bakanlığımızın göldeki balık popülasyonunun gölde balıklandırma çalışmaları ile ilgili projeleri var ve bunları yaparken Antalya Kepez Su Ürünleri Enstitüsü’nden yavru balıklar getiriyor, gölde balıklandırma çalışmaları yapıyoruz. Her yıl yüz binlerle başlayıp, 700 bin-1 milyon civarında balık yavrusu atıyoruz. Biz bu çalışmayı yaparken, bir taraftan da gölde yasak dönemde ya da diğer zamanlarda bilinçsiz avcılık yaparak balığımızı azaltıyoruz. Gölde üreme döneminde, yetişkin dişi bir balık avlandığında 1 milyona yakın yumurta bırakıyor. Biz 1 milyon yumurtanın yarısının çevre şartları nedeniyle yok olduğunu düşünsek, geriye kalan 500 bin yumurta bir balıktan gölde yavru demek, çoğalma demek. Biz Kepez’den 100-200 bin balık getirdik diye sevinirken, burada milyonlarca balığı kendimiz yok ediyoruz.O yüzden bunun önlenebilmesi için balıkçılarımızın eğitimi çok büyük önem arz ediyor.”diye konuştu.
TÜRKİYE’DE BİN 200’ÜN ÜZERİNDE GÖL, GÖLET VE BARAJ VAR…
Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretme ve Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü’nde görevli araştırmacı, ziraat yüksek mühendisi Hasan Bostan, Türkiye’nin su ürünleri ve su kaynakları açısından önemli değerlere sahip olduğunu söyledi. Ülkede bin 200’ün üzerinde göl, gölet ve baraj bulunduğunu, Bakanlığa kayıtlı 135 bin 782 balıkçının olduğunu ifade eden Bostan, bunların 127 bin 810’unun denizlerde, 8 bin 972’sinin ise iç sularda faaliyet gösterdiğini anımsattı. Bostan, iç sularda üretim yapan balıkçıların büyük bölümünün, bin 200’ünün ise Beyşehir Gölü’nde ruhsatlı olarak balıkçılık yapmakta olduğunu vurgularken, şu bilgileri verdi:
“Yine bakanlığımıza bağlı 21 bin 672 ruhsatlı tekne var, 18 bin 342’si denizlerde, 3 bin 420’si iç sularda. Beyşehir yine burada çok önem arz ediyor. 8 bin 333 kilometre kıyı uzunluğu var. Bugünlerde biz AB’ye girmek için çaba sarfeden bir ülkeyiz. Maalesef uyumsuzluk konusundaki en büyük handikaplardan önde gelenini tarımda ve balıkçılıktaki uyumsuzluklar teşkil ediyor. Bu eğitimlerin AB’ye uyum sürecinde bizlere faydalı olacağını, balıkçılarımıza katkısı olacağını ümit ediyoruz.”
“KAYNAKLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANILMASI SON DERECE ÖNEMLİ”
Süleyman Demirel Üniversitesi, Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr.Yıldız Bora ise, konuşmasında, Beyşehir Gölü’nden yararlanan balıkçıların eğitimine benzer bir projenin 2006 yılında Göller Bölgesi’nde yer alan Eğirdir Gölü’nde de gerçekleştirildiğini belirterek, yaklaşık 2,5 yıl süren projenin daha kapsamlı bir şekilde yürütüldüğünü anımsattı.
Konuşmasında, hiçbir şeyin sonsuz olmadığını, yararlanılan kaynakların sürdürülebilir ve verimli bir şekilde yararlanmak gerektiğini ifade eden Yrd.Doç.Dr.Bora, kimseyi suçlamadan kaynakların en verimli ve rantabıl şekilde kullanılmasının son derece önemli olduğunu belirtti. Bora, “Evet gölde balık tükenecek, bazen azalacak, bazen çoğalacak. Ama bu azalma, çoğalma bizleri sıkıntıya sokmamalı. Azaldığı zaman nasıl kontrol edebiliriz, aşırı arttığı zaman da yine avlayarak nasıl kontrol edebiliriz, bunların bilinçli bir şekilde eğitimle düzelebileceğini biliyoruz. Dolayısıyla bu eğitim ayağında önümüzdeki haftalar içerisinde bununla ilgili bilgiler vereceğiz. Umarım, bu bilgiler doğrultusunda hem Beyşehir Gölümüz, hem çevre halkımız daha verimli, daha fazla ülkeye katma değer sağlayabilecek bir balıkçılıkla yüz yüze kalabilir. Desteğimiz bu yönde olacak.”dedi.
“BİLİM ADAMLARIMIZIN GÖSTERDİĞİ YOLDA HAREKET ETMELİYİZ”
Konya, İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Bülent Alparslan ise, konuşmasında hem tarımsal, hem bitkisel, hem de su ürünleri üretiminin sürdürülebilir olmasının en büyük dilek ve istekleri olduğunu belirtti. Üretimin sürdürülmesinde birtakım bazı aksaklıklar olabildiğine de dikkat çeken Alparslan, peyderpey bunları gidermeye çalıştıklarını söyledi.
Bakanlığın bu konunun önemini anladığı için su ürünleri genel müdürlüğü kurduğunu da vurgulayan Alparslan, su ürünleri konusunun bundan böyle daha hassas ve özel olarak takip edileceğini belirterek, “Mevlana Kalkınma Ajansı’nın Konyamızdaki çok önemli projelere destek verdiğini görüyoruz. Özellikle çiftçilerin eğitilmesi konusundaki projelere biz çok önem veriyoruz. Bu proje de bunlardan birisi. Şimdi Beyşehir Gölü’nde bugüne kadar meydana gelen olumsuzlukların bundan sonra olmaması için bu gölden faydalananların mutlaka bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekiyor. Göldeki balıkçılığın bundan sonra daha iyi olabilmesi için öncelikle bilim adamlarının, hocalarımızın bize gösterdiği yolda hareket etmemiz lazım. Şu anda çok fazla balıkçı sayısı var.Bundan 8 ya da 15 yıl önce binlerle ifade edilen tonda balık gölde yakalanırken, şimdi 100-150 tonlara düştü. Ama bizdeki kayıtlara baktığımız zaman tekne ve balıkçı sayısında azalma yok. Demek ki, belli bir müddet istihdamı başka yerlere kaydırmamız lazım. Tabi eğitimde mutlaka bunlar da düşünülecek. Göl belli bir dengeye gelecek. İnşallah balık fazlalığı olacak. Beyşehir için gerçekten iyi bir proje. İnşallah faydalı olacaktır.”dedi.
“BEYŞEHİR GÖLÜ’NÜN KIYMETİNİ BİLMELİYİZ”
Beyşehir Kaymakamı Muzaffer Başıbüyük ise, yaptığı konuşmada, Beyşehir Gölü’nün kıymet ve değerinin çok iyi bilinmesi gerektiğine dikkat çekti. Konuşmacıların Beyşehir Gölü ile ilgili verdiği rakamların çok acı verici ve iç kanatan bir durum olduğunu ifade eden Kaymakam Başıbüyük, şunları kaydetti:
“Bunlar doğal değerler. İnsanların tamamen kullanımından ağri bir hale getirmemeliyiz, getiremeyiz de zaten. Ama bunu koruma kullanma dengesini iyi sağlayarak, sürdürülebilirliğini mutlaka temin etmeliyiz. Göllerle ilgili sıkıntılar Türkiye’nin her yerinde birbirine benzer. Geldiğim ilçede de Işıklı Göl var. Balıkçılarla, muhtarlarla görüşüyoruz; hepsi şikayet eder; ‘Efendim kaçak balık avcığılığı var sayın kaymakamım, ne yapmalıyız’ gibi. Ama kaçak balık avcılığını yapan arkadaş, o serzenişte bulunan arkadaştır. Hem şikayet ederler, hem de o yanlışlığı yaparlar. Dolayısıyla bunun yanlış olduğunu, bu eğitim programlarıyla biz bu arkadaşlara anlatmalıyız. Bir sazan 1 milyon, levrek 40 bin civarında yumurta bırakıyormuş. Usulüyle gerçekten avlanma olsa, bu balıkların azalması gölde mümkün değil gibi gözüküyor. Demek ki, usulsüzlük var. Bu usulsüzlüğün önüne geçmenin yolu, usulsüzlüğü yapan insanların bilinçlendirilmesidir. MEVKA tabi, bölgemizde çok güzel projeleri destekliyor. Bizim projemiz de kabul görmüş ve şu an uygulama aşamasında. Bu çok güzel bir şey. Yani inşallah toplanalım, dağılalımdan öte bir olumlu sonucunun elde edilmesi gerekiyor.”
Projenin tanıtım toplantısının sonunda balıkçı eğitimlerinin 5-6 Aralık 2011 tarihleri arasında yapılacağı kaydedildi.
|